Röntgen Plaklar: SSCB’de ortaya çıkan “Kemik Müziği”
Müzik hayatın vazgeçilmez bir parçası. Her duygu durumuna karşılık bir ritim var. Allah’ın yarattığı bu kusursuz doğa benzersiz bir tınıya sahip. Rüzgar, ağaçlar, deniz ve canlılar adeta bir orkestranın elemanları gibi ortaklaşa bir yaradılış senfonisi sergiliyorlar. İnsanlar bu büyülü gösterinin farkındalar ve iyi bir taklitle notalar oluşturuyorlar. Müziğin alfabesi olan notalar adeta kulakla okunan bir edebi eser gibi büyüleyici. Tabii bu ritimler üzerine ustaca yazılan her bir söz de bu hislerin ete kemiğe bürünmüş hali.
SSCB’de müziğin yasaklanması ve “Röntgen Plaklar”
Ancak günümüzde olduğu gibi tarihte de baskıcı yönetimlerin yasaklarından müzik de nasibini almıştı. Üstelik bazı dönemlerde müziğe dair ne varsa yasaklanmıştı. Özellikle Soğuk Savaş döneminin ilk yıllarında, Sovyetler Birliği’nde çok sayıda müzik türü yasaklıydı. Çünkü Sovyetler sadece müziğe değil kendi kültürüne ait olmayan tüm sanat eserlerine karşıydı. Yönetime göre Batı tarzındaki caz ve rock düşmanların müziğiydi. Yurt dışında yaşayan Rus vatandaşlarının yaptığı pop müzik ise hainlikti. Hükümet, müziği vatan hainliği gibi büyük bir suçlamayla bir görüyordu. Bu nedenle dinlenilmesi yasaktı.
Günümüzde dilediğimiz gibi sayısız müzik listesi oluşturup dinleyebiliyorken Sovyetler Birliği’ndeki bu mezkûr baskı altında müziğe ulaşmak oldukça zordu. Buna rağmen 1950’li yıllarda Sovyet Birliği’nde yaşayan genç, yaşlı, her kesimden insan, popüler müzikleri dinleyebilmek için birtakım yollar aramaya başladılar…
Dünyada popüler olan sanatçıların müzikleri sanki bir uyuşturucu gibi bazı denizciler tarafından kaçak yollarla ülkeye sokulmaya çalışıldı. Kaçak yollarla sokulan plaklar malzeme kıtlığı ve teknoloji yetersizliği nedeniyle oldukça zordu. Kayıt makinesinin yapımında matkap ve eskimiş gramofonların parçaları kullanılıyordu. Buraya kadar konu ilginç olduğu kadar sıradandı da. Ta ki çoğaltma için plak malzemelerin yapımında beklenmedik bir kaynağa başvurulana kadar. Bu kaynak kayıt makinesi tarafından kesilecek kadar yumuşak plastikten yapılmış eski röntgenlerdi.
Daha sonra “Roentgenizdat” (kemik müziği) olarak anılmaya başlayacak röntgen plaklar oldukça ilgi çekiciydi. Hastane çöplerinden gizlice toplanan röntgenlerin üzerine müzik kaydedilmesi hem ekonomik hem ulaşılabilir hem de kendine özgü bir yeraltı kültürü oluşturuyordu. Mesela kırık kaburga röntgeninden bir Rus tangosu yayılıyordu. Bir leğen kemiğinden ise bir Ella Fitzgerald… İlginç olduğu kadar çarpıcı da olan bu isyankar plaklar, adeta çalan müziğe bir fon bir hikâye oluşturuyordu. Örneğin kimin olduğu meçhul bir kafatası röntgeni Amerikan cazına iç sıkıcı bir dekor oluşturabiliyordu. Müzik bu kemiklere bir ruh bir hikâye katıyordu.
Röntgen plaklar sayesinde insanlar Leschenko, Vertinsky, Elvis Presley, The Beatles, The Rolling Stones, Ella Fitzgerald gibi müzisyenleri dinleyebildi. Bu aynı zamanda bir kapalı kutu olan SSCB döneminde dünyayı anlamak ve çağı yakalamak için de etkiliydi. Bu yöntemle Kemik röntgenlerinin üzerine çekilen kayıtlar yavaş yavaş farklı kentlere yayılıp 20 yıl kadar süren bir yeraltı plak kültürünün ortaya çıkmasını sağlamıştı. “Kemik kayıtları”, “kemik müziği” ve “kaburga” gibi isimlerle anılmaya başlandı. Ancak bu durumun farkına varan oteriterler sorumluları yakalayıp hapse atarak kemik müziğinin önüne geçmeye çalıştı. Yakalananlar vurgunculuk iddiasıyla çalışma kamplarına sürüldüler. Günümüzde o dönemden kalma röntgen plaklara çok az rastlanılmasının nedeni bu baskı ortamında kaybolup gitmeleridir. Daha sonra baskıların azalması ve yeni teknolojilerin ortaya çıkarması kayıt kalitesi düşük olan röntgen plaklara ilgiyi azaltmıştır.
Bu konuyla ilgili X-Ray Audio Project isimli bir sergi de yapıldı. Röntgen plakları merak ediyor ve nasıl ses çıkardıklarını merak ediyorsanız serginin internet sitesini ziyaret edebilirsiniz: x rayaudio