Başka bir dünyaya aitmiş gibi görünen bu fantastik ağaç gövdesi kesildiğinde salgıladığı kırmızı öz suyu (kırmızı reçinesi) sebebiyle ejderha kanı ağacı ismiyle anılmıştır. Yapılan bilimsel araştırmalarda ejderha kanı ağacının akıttığı kırmızı sıvı, insan kanında da bulunan alyuvarların en önemli maddesi hemoglobulin içerdiği ortaya çıkarılmıştır. Yani demir içeren bu sıvı bildiğimiz kandır.
İçindekiler
Subtropikal bir ikliminde (Hint Okyanusu iklimi) yetişen ejder kanı ağacı dracaena cinsine ait daima yeşil ve iğne yapraklı endemik bir türdür. 120 üyesi olan Dracaena cinsine aittir. Ejderha kanı ağacı diye bahsettiğimiz ağaç darbe aldığında ya da yaralandığında kana gibi kırmızı öz suyu akıtan Yemen’in sembolü, Sokotra Adası’nda yetişen, Dracaena Cinnabari ile Kanarya Adaları’na özgü Dracaena Draco’dur.
Görüntüsünün dev bir mantarı ya da ter bir şemsiyeyi andırmasının sebebi sert, kurak ve çok az yağış alan bir bölgede yetişmesidir. Çanak görevi gören yaprakları ve yukarı bakan dalları sayesinde az yağan yağmur sularını bünyesinde tutar. Oldukça yavaş büyür. (10 yılda 1 metre kadar) Ortalama 900 yıllık çağları aşan bir ömre sahiptir. Bu nedenle bir çok efsaneye konu olmuş ve tıbbi alanda medeniyetleri etkilemiştir. Kanarya adalarının yerli halkı Guancheler, ejderhaların öldüklerinde bu fantastik ağaçlara dönüştüğüne inanmışlardır. Ejderha kanı ağacının akıttığı kırmızı sıvı aslında yaralandığında kendisini enfeksiyondan korumak içindir. Yetiştiği bölgelerde yaşayan yerliler bunu fark etmiş ve yaraların temizlenmesinde bu sıvıyı kullanmışlardır.
Eski Roma’da ise ejer ağacının salgıladığı ejder kanı ismini verdikleri reçineyle ilaç yapılmış ve doğum yapan kadınlar ile kanser hastalarına verilmiştir.
Uzaktan dev bir mantara veya ters bir şemsiyeye benzeyen ejderha kanı ağaçlarının sayıları giderek azalmaktadır. Küresel ısınma başlıca sebebi olsa da kozmetik sektöründe kullanılmaya başlaması da ejderha kanı ağaçlarının türünü tehlikeye sokmuştur. Ayrıca İspanyol sömürgeciler Kanarya Adaları’nı işgal ettiklerinde büyük orman alanlarını yok ederek bölgede ciddi ekolojik tahribat bırakmıştır.
Tüm bu nedenlerle Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN)’nin Tehdit Altındaki Bitkiler Kırmızı Listesi’nde “Hassas” kategorisinde sınıflandırılan türler arasındadır.
Ejderha Kanı Ağacı
-Kırmızı öz suyu antioksidan özelliğe sahiptir. Üstelik sadece 3 damlası doğadaki diğer antioksidan bakımından zengin bitkilerden 10 kat daha fazla etkilidir.
– Yeni kanser hücrelerin oluşumunu engeller. Eski Roma’da kanser hastalarına ilaç olarak kullanılmıştır.
– Morluk, kanama ve kaşınma gibi rahatsızlıkları iyileştirir. Dezenfekte özelliği vardır. Guancheler yaraların temizlenmesinde ejderha kanı ağacının sıvısını kullanmışlardır.
– Anemi riskini azaltır. Demir içermektedir ve kansızlığa iyi gelir.
– C ve E vitamini deposudur.
– Sakinleştirici etkisi vardır. Korku ve ruhi bozukluklara iyi gelir.
– Nefes darlığına ve astıma karşı koruyucudur.
– Alternatif tıp olarak mide rahatsızlıklarının, dizanterinin ve egzamanın tedavisinde kullanılmaktadır.
– Mikrop ve virüslerin yok edilmesinde etkilidir. Bu nedenle cilde uygulandığında cilt üzerindeki yaraları ve yanıkları iyileştirir. Ağız yaraları üzerinde de etkilidir.
– İşlendiği vakit hücrelerin yaşlanmasını engeller. Bu nedenle yaşlanma karşıtı kozmetik ürünlerinde ejderha kanı ağacının kırmızı sıvısı kullanılmaya başlanmıştır. Güzellik için Angelina Jolie, Lady Gaga, Madonna ve Victoria Beckham gibi ünlületin kullandığı söylenmektedir.
Not: Tüm bunlar ejderha kanı ağacı özünün bilinen faydalarıdır. Fakat sağlık ve kişisel rahatsızlıklar bireyseldir. Birine iyi gelen bir şey diğerine iyi gelmeye bilir. Şifa arayanlar öncelikle doktorlarının tavsiyelerine uymalıdır. Sayılan faydalar bir tavsiye değildir.
