Osman Batur: 20. Yüzyılın Kürşad’ı Altay Kartalı
İçindekiler
Osman Batur kimdir? Kısaca
(1899 – 29 Nisan 1951). Asıl adı Osman İslamoğlu’dur. “Batur” unvanı halk tarafından verilmiştir. Altay’da dünyaya gelmiştir. Altay Kazaklarındandır. Doğu Türkistan’ın bağımsızlığına kavuşması için Çin ve Rusya’ya karşı mücadele etmiştir. 1951’de Çinlilerce idam edilmiştir.
Osman Batur hayatı
Osman Batur 1899 yılında Altay-Köktogay’da Ertiş ırmağı boyundaki Öndirkara’da İslam Bey ve Ayşe Hanım’ın en büyük oğlu olarak doğdu. Asıl adı Osman İslamoğlu’ydu. Kahraman ve cesur anlamına gelen ‘Batur’ ona halkının verdiği bir unvandı. Babası İslam Bey hayvancılık ve ziraatla ailesinin geçimini sağlıyordu. Osman Batur’un çocukluğu Türk kültürünün harmanlandığı işte bu müthiş coğrafyada bozkırda geçti. Zeki, atılgan ve öğrenmeye meraklı bir çocuktu. Arkadaşları ve öğretmenleri tarafından seviliyordu. Büyüdükçe ilk gençlik yıllarına adım attıkça fikirleri de cesurlaştı. O büyürken dünyada ise bir değişim yaşanıyordu. Henüz 12 yaşındayken Rusya’da Bolşevik İhtülali yaşandı. Ayrıca Çin’de Cumhuriyet ilan etmişti.
12 Şubat 1940… Altay, Sarıtogay’da Müfti Akit Hacı Camii’ye bir saldırı yapıldı. Bu saldırı Çin’e karşı İris ve Esim Han önderliğinde büyük bir protesto başlamasına sebep oldu. Bu protestolara Osman Batur da dahil oldu. Fikirleri cesurlaşan Osman Batur’un artık adımları da kararlıydı. Öyle ki Çinli yetkiliker babası İslam Bey’den oğlunun silahları teslim etmesini isteyimce Osman Batur şöyle diyecekti: “Bugün silahımızı alanlar yarın canınımızı da alırlar. İstiyorlarsa ve güçleri yetiyorsa gelip alsınlar.” İşte sarf ettiği bu söz sıradan görünse de bundan sonra Osman Batur’un hikayesinin başlayacağının göstergesiydi. Damarlarında özgürlük ve bağımsızlık kanı dolaşan Osman Batur, Çin’in işgaline karşı direnecekti. Kazakların ünlü lideri Böke Batur’un yanında Çin ve Rusya’nın esaretinden kurtulmak için yetişti. Böke Batur’un yanında savaş taktikleri öğrendi. Böke Batur verdikleri istiklal mücadelesinin yeni lideri olarak Osman Batur’u gösterdi. 1941 yılında Osman Batur bu mücadelenin yeni lideri oldu.
Osman Batur direnişin liderliğini üstlendi
Çin’in bölgede vali olarak görevlendirdiği Sheng Shicai halkı sindirmeye yönelik sert politikalar izliyordu. Osman Batur ise halkını özgürlüğe kavuşturmak için oluşturduüu bir grup Türk Müslüman savaşçıyla Rus ve Çin işgalcilerine karlı direniyordu. Zaman zaman çatışmalar yaşanıyor. Osman Batur ve silah arkadaşları Çin ve Rus işgalcilere zayiat verdiriyordu. Sonra da istiklal savaşçıları bir gölge gibi ortadan kayboluyor ve ansızın yine ortaya çıkıyorlardı. Osman Batur ve silah arkadaşlarının verdiği bu mücadele başlarda tedirgin olan halkın üzerinde de diriltici bir etki yaratmıştı. Halktan direnişe katılmak için gelenlerin sayısı da artıyordu. Öyle ki silahlar yetersiz gelmeye başlamıştı. Silah temin edilemese de silahsız bir şekilde savaşmak isteyenlerin sayısı da azımsanamayacak kadar çoktu. Osman Batur halkta milli bağımsızlık ruhunu tetiklemişti. Şimdiye kadar işgalcilere karşı sıktığı en büyük kurşun buydu. Bu durum vali Sheng Shicai için oldukça endişe vericiydi. Halk üzerindeki baskısını arttırmaya çalıştı. Fakat bu tutumu halktan direnişe doğru kopuşları ancak hızlandırmaya yaradı.
2. Dünya Savaşı’nın seyri Çin’de de değişikliklere sebep oldu. Vali Sheng Shicai’nin merkezden gelen desteği azalmıştı. Bu fırsatı iyi değerlendiren Osman Batur ve arkadaşları Çinli işgalcilere karşı ağır darbeler vurdu. Büyük şehirler dışında kalan diğer şehirler Osman Batur ve arkadaşlarının yani oranım gerçek sahibi halkın yönetimine geçmişti. Ruslar da geri çekilmişti. Bu sıra Osman Batur, Moğollarla irtibata geçip silah sorununa da çözdü. Moğollar silah desteği sağladı. Böylece en büyük sorunlardan biri de çözüme kavuşmuş oldu. Her şey Osman Batur’un istediği gibi gidiyordu. Dünyadaki siyasi rüzgarlar da istediği yöndeydi.
Moğolların silah desteğinin ardından Çin işgalcilerine karşı büyük bir taarruz gerçekleştirildi. Çin’e ağır darbe vuruldu. Bu taarruzun ardından halk Osman Batur’u Altay Türklerinin lideri olarak seçti.
Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu
Altay’daki bu başarılar Doğu Türkistan’ın diğer bölgelerinde de hareketlilik sağladı. Alihan Töre Şagun, Kulca bölgesinde Çin işgaline karşı direniş başlattı. Alihan Töre Şaguni önderliğinde Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu. Alihan Töre, Doğu Türkistan’ın Altay valisi olarak Osman Batur’u atadı. Yıl 1944’tü.
Çinliler, Osman Batur’un çocuklarını vahşice katletti
Bu sırada intikam almak isteyen Çinliler akıl almaz bir yol denedi. Osman Batur’un 18 yaşındaki kızı Kabiyra ile 14 yaşındaki oğlu Baydolla ‘yı anneleri Mamey’in gözleri önünde doğrayarak vahşice öldürdüler. Bu olaya şahit olan anne Mamey aklını kaybetmiş ve bir nehre atlayarak intihar etmiştir. Bununla da yetinmeyip Osman Batur’un 11 yaşındaki diğer oğlu Kariy ile 9 yaşındaki diğer kızı Sapiyan’ı da derin bir kuyuya diri diri atarak katlettiler.
Çocuklarını kaybeden Osman Batur çok üzülmüştü. Savaş meydanında hiçbir zaman mertliği elden bırakmamıştı. Çinlilerin bu vahşiliği onu hataya zorlamak içindi. Osman Batur halkın tüm çocuklarının kendi topraklarında baskıdan uzak özgürce yaşamaları için kendi çocuklarından vazgeçmişti. Bu acı istiklal mücadelesini durduramadı. 1945 yılında bir tören düzenledi. Törene katılan Altay halkına savaşı kazandıklarını ilan etti. Çin ile müzakereler başladı. 2 Ocak 1946 yılında Çin ile Doğu Türkistan arasında anrlaşma imzalandı. Artık Doğu Türkistan kurulmuş ve civar ülkelerden de tanınmaya başlanmıştı.
Fakat Çin ve Rusya’nın oyunları bitmemişti. Ali Han Töre’ye bir kumpas kuruldu. Rus yetkililerle görüşme için gittiği Kazakistan sınırında Alihan Töre kaçırıldı. Bu durum karışıklıklara sebep oldu. Hükümet ile Osman Batur’un arası açıldı. Osman Batur, Doğu Türkistan Cımhuriyeti hükümetince görevden alındı. Bunun üzerine Kazak askerler de ordudan ayrılarak Osman Batur’a destek oldu. Kazak askerlerinin bu tepkisi yeni hükümet başkanı Mesut Sabri Baykozi’yi bu konuda bir çözüm üretmeye itti. Osman Batur ile Urumçi’de görüştü ve onu tekrar Altay valiliğine tayin etti. Urumçi’deki halk Osman Batur’u büyük bir sevinçle karşılamıştı.
Çin’de komünist parti iktidara geçti. Sayı ve teknoloji bakımından çok ileride olan Çin kuvvetleri 1950 yılında tekrar Doğu Türkistan’a saldırdı ve ele geçirdi. Osman Batur ve 50 bin kişilik ordusu Çin’in tekrar başlayan işgaline karşı kahramanca direnmeye başladı. Osman Batur ve arkadailar büyük kayıplar vermeye başladı. 50 bin kişilik ordu 4 bine kadar düştü. Silah bakımından oldukça ileride olan ve gözünü tamamen Osman Batur’u o topraklardan silmeye karartan sayısız Çin kuvvetleri ilerleyişini sürdürüyordu. Osman Batur 28 Ağustos 1950’de yanında kalan az sayıdaki askeri birlikle Makay’a çekildi.
Güneşin Söndüğü Gün: Osman Batur’un esir düşüşü ve şehit edilişi
Osman Batur, Makay’da büyük bir mücadele verdi ancak sonunda Altay Kartalı Osman Batur, Kamambal Dağ’ında esir düştü. İki ay boyunca işkence gördü. Osman Batur belki de yeni bir direnişi başlatmak için esir düşmeyi seçmişti. Ancak Çin hükümeti bunun farkındaydı. İsyan edenlerin sonunun ne olacağını göstermek isteyen Çin hükümeti Osman Batur’u Urumçi sokaklarında dolaştırdı.
Öyle ki Osman Batur’un kızı Azapay’da esirdi. Bir elbise imalathanesinde zorla çalıştırılıyordu. Osman Batur bu imalathaneye de getirildi. Orada Osman Batur ile kızı Azapay’ın karşılaşmasının ne kadar çarpıcı olduğunu kelimeler anlatmaya yetmeyecekti. 29 Nisan 1951’de Osman Batur kurşuna dizilerek idam edildi. Geriye tekrar belirmek üzere büyük bir bağımsızlık ve iman mücadelesinin izleri kalmıştı. Bundan sonra Uygur Türkleri, 29 Nisan 1951 tarihini “Güneşin Söndüğü Gün” diye anacaklardı.