Kebikeç: Kitapları haşerattan koruyan bir muhafız
Kitapların başına “Ya Kebikeç” yazmak kitapları, kitap kurtları, güveler vb. haşretın tahribatından koruyacağı düşünülen hem ilmi hem mitokojik hem de dini temele dayanan bir inanıştır.
Kebikeç
Yazarların eserlerini el yazması ile yazdığı dönemde bir kitabın korunması çok önemliydi. Çünkü yazınları çoğaltmak oldukça zordu. Kitap eskiyerek zamana yenilebilirdi. Dahası kitap kurtları veya güveler tarafından yenilmesi belki de insanlığa mâl olabilecek değerli bir eserin yok olması demekti. Üstelik bu durum büyük bir emeğin de çöpe gitmesine neden olacaktı. Bu yüzdendir ki insanlar eski çağlardan beri kitapları güvelerin, kitap kurtlarının tahribinden korumak için çeşitli tedbirler almışlardı. Bunlardan biri de kitapların başına “kebikeç” yazmaktı. İnsanlar el yazması kitapların haşeratlardan korunması için ilk sayfalarına “Yâ Kebikeç” yazarlardı. İlginç olan şudur ki “Ya kebikeç” yazılan kitaplar gerçekten de güvelerin ve kitap kurtlarının tahribatından korunduğu görülürdü. Osmanlı döneminde ise muharrirler mezkûr amaçla kitapların başına “Yâ Hafîz, Yâ Kebîkeç” kelimelerini yazarlardı.
Kitaplara “Kebikeç” yazmanın dayanağı ile ilgili görüşler
Kebikeç kelimesinin kökeni Süryanice’dir. Kebikeç kelimesinin sözlük anlamı ise “melek”ten demektir.
Kebikeç’in ne olduğu ile ilgili çeşitli görüşler vardır. Mesela konuyla ilgili bir hadis-i şerifte “Cibrîl (a.s.) bana seslendi ve ‘Allah, kavminin sana neler söylediğini, seni nasıl reddettiğini işitti. Sana dağlar meleğini gönderdi, tâ ki kavmin hakkında dilediğini emredesin’ dedi. Bunun üzerine dağlara müvekkel melek bana seslenip selâm verdikten sonra ‘Ey Muhammed (s.a.v.), Allah Teâlâ Hazretleri, kavminin Sana söylediği sözü işitti. Ben dağlar meleğiyim. Allah beni Sana dilediğini emretmen için gönderdi. Öyleyse haydi ne dilersen dile’ dedi.” aktarılır. Açıklama şudur ki Allah, yarattığı her mahlûk için bir melek vazifelendirmektedir. Bu meleklere “Müvekkel (Nezâretçi) Melek” denir. Örneğin Osmanlı’da gönderilen mektupların yerine sorunsuz ulaşması için üzerlerine “yürümek” anlamına gelen “Ya Beduh” yazılırdı. Beduh’un haberleri yerine ulaştırmakla görevli bir melek olduğu rivayet edilir. Buradan yola çıkarak kebikeç nedir? Sorusuna kebikeç; kitap kurtları, güveler vb. böceklerden sorumlu bir meleğin ismidir, diyerek cevap verebiliriz.
Diğer bir tez görüş ise Kebîkeç’in “Hüdhüd Kuşu” olduğudur. Öyle ki Hüdhüd Kuşu tüylerinin kitap sayfalarının arasına konduğu takdirde güve gibi haşeratın kitaptan uzak duracağına inanılmıştır.
Bilimsel açıdan bakılırsa kebikeç isminde bir bitki vardır. Asya kökenli bir bitkidir. Bu bitki düğün çiçeğidir ve “ranunculaceae” ailesine mensuptur. İbn Sina’nın eserlerinde de kebîkeç bitkisi geçer. Bu eserlerden elde edilen bilgilere göre kebikeç zehirli bir bitkidir. Önceleri bu bitkinin zehirli suyu veya yağı çıkarılarak kitaplara sürülmüş ve haşeratın kitaplara gelmesi önlenmiştir. Başta ilmi temellerle yapılan kebikeç uygulaması zamanla bu bitkiden üretilen maddenin mürekkebe karıştırılıp “Ya Kebikeç” yazılmasıyla folklorik bir unsura dönüşmüş ve gelenekselleşmiştir.
Sonuç olarak kitapların ilk sayfasına “Yâ Kebîkeç” yazmak kitapları, kitap kurtları, güveler vb. haşretın tahribatından koruyacağı düşünülen hem ilmi hem mitokojik hem de dini temele dayanan bir inanıştır. Fakat tabii “Kebikeç” konusu tamamen ilgi çekici bir konu ve merak edilen bir bilgi olduğu için yazılmıştır. İçerikteki batıl inançlar İslam inanışıyla bağdaşmamaktadır.