İbn-i Sina: Tıbbın Kanununu yazan hekim
Batı’da, Avicenna (Bilginlerin Hükümdarı) olarak tanınan, İslam felsefesine yaptığı katkılarla ön plana çıkan İbn-i Sina, İslamiyet’in altın çağlarında yaşamış astronom, hekim, filozoflarından bir tanesidir.
Pek çok çalışma yapan, kitap yazan Türk filozofu, günümüze pek çok önemli eser bırakmıştır. İslam felsefesine katkılarda bulunmuş ve bu bağlamda birçok insan tarafından tanınır olmuştur.
İbn-i Sina’nın yaptığı çalışmalar, özellikle İslam felsefesi adına oldukça değerlidir. Bunun yanı sıra tıp alanında da çeşitli çalışmaları olmuş ve kendini çok yönlü bir şekilde geliştirmiştir. Asırlar öncesinde yaşamış olmasına rağmen merak konusu olan İbn-i Sina’nın hayatına dair detaylı bir şekilde bilgi vermek, onun önemini de açığa çıkaracaktır.
İçindekiler
İbn-i Sina kimdir?
İbn-i Sina hayatı oldukça üretken bir şekilde devam etmiş ve bu bağlamda İbni Sina hem Batı hem de Doğu’da tanınan bir isim olmuştur. Hekim, astronom, yazar, düşünür olan İbn Sina, 980 yılında Özbekistan’da doğmuştur. Babası Abdullah, Belh’ten gelen bir bilim insanı idi. Ayrıca babasının Şii İsmaili mezhebinden olduğu bilinmektedir. Babasının İsmaili dâilerle sürekli olarak iletişim halinde olması; evde geometri, Hint matematiği ve felsefe alanlarına dair çeşitli sohbetlerin yapılmasını mümkün kılmıştır.
İbn Sînâ’nın gelişiminde oldukça değerli unsurlardan birkaçının bunlar olduğunu ifade etmek mümkündür.
İbn-i Sina hayatı, çeşitli kaynaklarda 5 farklı dönem üzerinden anlatılmaktadır. Bu dönemler genel olarak aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir:
-
Birinci Dönem
Bu dönem, 980-997 yıllarını kapmaktadır. Doğumundan 16 yaşına kadar olan dönem olarak bilinen bu dönemde, kıvrak zekası ile ön plana çıkmıştır. 10 yaşından sonra mantık ve Öklid geometrisi okuyarak yaşıtlarından çok daha hızlı anlayan bir kişi olduğunu pek çok insana kanıtlamıştır. Pek çok eseri okuyan Sina, bu dönemde yalnızca Aristoteles’in “Metafizik” adlı eserini okurken zorluk yaşamıştır.
-
İkinci Dönem
Bu dönem, 997-1005 yılları arasını kapsamakta olup bu süre içerisinde İbn-i Sina, Samani Devleti’nin hükümdarının rahatsızlığını tedavi etmiş ve bu şekilde hayatı bir dönüm noktasından geçmiştir. Hükümdarı tedavi ettikten sonra saray doktoru olmuş ve sarayın özel kütüphanesinde bulunan tıp kitaplarını okuma şansı elde etmiştir. Her iki durumun da İbn-i Sina için oldukça değerli olduğunu ifade etmek gerekmektedir. Tıp alanında kendini geliştiren İbn-i Sina, bu dönemde birkaç eser de yazmıştır.
-
Üçüncü Dönem
İbn-i Sina hayatı bağlamında bir sonraki sürecin üçüncü dönem olarak adlandırıldığını belirtmek mümkündür. 1005-1012 yıllarını kapsayan bu dönemde pek çok yolculuk yapmıştır. Bu yolculukları sonrasında Cürcan adlı bir şehre yerleşmiştir.
-
Dördüncü Dönem
1012-1024 yılları arasını kapsayan bu dönem, İbn-i Sina’nın yoğun bir şekilde eser yazdığı bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendini daha önceki yıllardan beri geliştiren İbn-i Sina, bilgisini eserleri ile ifade etmekte olup bu sayede günümüze kadar gelen önemli eserleri hayata geçirmiştir.
Felsefi ve pozitif bilimler ile ilgili yazdığı eserler, İbn-i Sina’nın vefatı sonrasında uzun yıllar boyunca okunmuştur.
Bu dönemde İbn-i Sina, Büveyhi Devleti bünyesinde bakanlık mertebesine yükselmiş fakat çeşitli iftiralara uğrayarak hapse atılmasına ve sonrasında evinin yağma edilmesine neden olmuştur. Bu dönemde politika hayatının içerisinde olan İbn-i Sina, bilhassa pozitif bilimler ve felsefe alanındaki çalışmalarını hız kesmeden devam ettirmiştir.
-
Beşinci Dönem
1024-1037 yıllarını kapsayan beşinci dönemde İbn-i Sina, kitaplarını yazmak için kendisini en rahat hissettiği bir dönemdedir. Fakat bunun yanı sıra sağlık durumu iyiden iyiye kötülemiştir.
Yukarıdaki dönemlerin tamamı İbn-i Sina hayatı bakımından oldukça önemlidir. Pek çok önemli çalışma yapan İbn- Sina, 1037 yılında hayata gözlerini yummuştur.
İbn-i Sina ve Felsefesi
İbn-i Sina felsefe görüşü, pek çok insan tarafından merak edilen hususlardan bir tanesi olarak görünmektedir. Yaptığı çalışmalar ve yazdığı eserler ile ön plana çıkan İbn-i Sina, Farabi’den oldukça fazla faydalanmış ve felsefi görüşlerini oldukça sistematik bir şekilde temellendirmiştir. Hem mantık hem de metafizik alanında çeşitli çalışmalar yapmış ve bilimleri çeşitli kategorilere göre sınıflandırmıştır.
Metafiziğin temel konusunu Allah ve “vücudu mutlak” olarak gören İbn-i Sina, Allah’ın zorunlu bir varlık ve onun dışında kalanların zorunlu olmayan varlıklar olduğunu ifade etmiştir.
Öte yandan ruh bilim bağlamında insanların müzik ile tedavi edilebileceklerine dair çeşitli ifadelerde bulunmuştur. Bilimleri ise aşağıdaki şekilde sınıflandırmıştır:
- Doğa Bilimleri veya Aşağı Bilimler
- Metafizik
- Mantık veya Yüksek Bilimler
- Matematik veya Orta Bilimler
Yaptığı çalışmalar ile ön plana çıkan ve hâlâ kitapları okunan İbn-i Sina pek çok eser yazmıştır.
İbn-i Sina ve Eserleri
Yaklaşık 200 adet kitap yazan İbn-i Sina, Batılılar tarafından modern Orta Çağ biliminin kurucusu olarak görülmüştür. Bu bağlamda çalışmalarının oldukça değerli olduğunu belirtmek gerekmektedir.
El-Kanun fi’t Tıb (Tıbbın Kanunu) adlı eseri, 7 asır boyunca temel kaynak eser olarak kullanılmıştır. İbn-i Sina’nın eserleri genel olarak aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir:
- El-Kanun fi’t Tıp
- Kitabü’l Necat
- Risale fi-İlmi’l-Ahlak
- İşarat ve’l
- Kitabü-ş Şifa
Bunların dışında da pek çok eser kaleme almıştır.