Muvafakat-ı Ömer: Hz. Ömer’in içtihadı doğrultusunda gelen ayetler
Muvafakat sözlükte “birbirine uygun olmak, birbirine yakışmak, aynı fikirde olmak, olur demek” gibi anlamlara gelir. Hz. Ömer’in görüşlerine örtüşerek inen ayetlere Muvafakat-ı Ömer Ayetleri denir.
Hz. Ömer (ra), Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’e en yakın sahabilerdendi. Aralarında yakın bir dostluk vardı ve Hz. Peygamber’in vahiy katiplerindendi. Hz. Ömer, Şûra meclislerinde isabetli görüşler yapardı. Peygamberimiz de çeşitli konularda Hz. Ömer’in görüşlerini alırdı. Hz. Ömer adildi. O yüzden İslam konusunda sunduğu fikirler de isabetli oluyordu. İslam’ın hükümleri konusunda ileri görüşlülüğü adeta nazil olan ayetlerle teyit edilmişti. Bu ayetlere “Muvafakat-ı Ömer” denilmişti. İslam’ın ikinci halifesi olan Hz. Ömer (ra) hak ile bâtılı ayırt eden manasındaki “Faruk” unvanına sahipti. Cennetle müjdelenen on kişiden biriydi. Büyük bir firaset sahibiydi. Doğal olarak biteviye hayat yaşayan insanlara göre de ruhani kişiliği yüksekti.
Bu konuda Hz. Huzeyfe “Bize öyle geliyor ki, bütün insanların bilgisi sanki Ömer’in kafasında saklıdır.” demişti. Peygamber Efendimiz (Sav) ise bir hadisi şerifinde “Ebu Bekir ve Ömer benim nazarımda, bir baş için göz ve kulak mesabesindedir.” buyurmuştu. Diğer bir hadisi şerifinde ise (Hz. Âişe’den rivayetle) Resûlullah (s.a.s.) Hz. Ömer için “Benden önceki ümmetlerin muhaddesleri vardı. Bu ümmetin içerisinde böyle birisi varsa o da Ömer’dir.” buyurmuştu. Öyle ki Ebubekir ve Ömer bir konuda ittifak edip birleştilerse Hz. Peygamber itiraz etmezdi. İkisine de gözü ve kulağı gibi güvenir görüşlerine önem verirdi. Hz. Ömer “adaletin kapısı” olarak tanınıyordu ve tevafuk sahibiydi. Onun dindeki mertebesi ve kıymeti çok yüksekti. O hâlde Hz. Ömer’in bir konunun zannettiği bir şekilde ayetle teyit olması kadar da olası bir şey yoktu. Allah (C.C.), Hz. Ömer’i toplumun beklenti içerisine girdiği konularda muvâfakat etmişti.
Hz. Ömer’in görüşlerine örtüşerek inen ayetlere Muvafakatı Ömer ayetleri denir.
Hz. Ömer “Rabbime üç şeyde muvafık oldum” bazı rivâyetlerde ise “Rabbime dört şeyde muvâfakât ettim” dediği rivayet edilir. Hz. Ömer (ra) üç ya da dört olarak aktarsa da aslında bu onun mütevazılığından kaynaklıdır. Bazı alimler muvafakat örneklerinin sayısını yirmi olduğunu aktarmışlardır. Ancak bu bazı alimlere göre de değişiklik gösterir.
İçindekiler
- 1 Allah’ın hükümlerine muvafık düşen Hz. Ömer’in görüşleri yani Muvafakat-ı Ömer ayetleri şunlardır:
- 1.1 Makam-ı İbrahim’in namazgah edinilmesi
- 1.2 Ezvac-ı Tahirat’ın (Peygamber eşleri) tesettüre bürünmesi
- 1.3 Peygamber eşlerinin kıskançlık hadisesi
- 1.4 Mü’minun Sûresi’ndeki ayetin fezlekesini aynen söylemesi
- 1.5 Bedir esirleri
- 1.6 Münafık Abdullah B. Selul’ün cenaze namazı
- 1.7 İçki hakkında kesin hüküm
- 1.8 Hz. Ayşe’ye atılan iftirada söylediklerinin aynı ifadelerle nüzulü
- 1.9 Peygamberin hükmüne razı olmayan kişi hakkında
- 1.10 Cibril konusunda Yahudilere verdiği cevabın ayet olarak inişi
Allah’ın hükümlerine muvafık düşen Hz. Ömer’in görüşleri yani Muvafakat-ı Ömer ayetleri şunlardır:
Makam-ı İbrahim’in namazgah edinilmesi
Makam-ı İbrahim, Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken iskele olarak kullandığı veya halkı hacca davet ederken üzerine çıktığı taşın bulunduğu yerdir. İlk kez Hz. Ömer’in “Keşke Makam-ı İbrahim’de namaz kılsak?”arzusundan sonra”… Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin… ”(Bakara 125) ayeti nazil olmuştur.
Ezvac-ı Tahirat’ın (Peygamber eşleri) tesettüre bürünmesi
Hz. Ömer’in “Ey Allah’ın Elçisi, senin yanına iyi insanlar da giriyor, günahkâr kimseler de. Mü’minlerin annelerine örtünmelerini emretsen” demesi üzerine Ahzâb Sûresi’nin 59. ayeti nazil olmuştur. “Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine bürünsünler. Bu, tanınıp rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır. Allah ziyadesiyle bağışlamakta ve çok esirgemektedir.” (Ahzab, 59)
Peygamber eşlerinin kıskançlık hadisesi
Peygamberimizin hanımları bir defasında kendiaine kıskançlık göstermişlerdir. Bunun üzerine Hz. Ömer, Peygamberin eşlerinin yanına giderek “Ya Allah’ın Resul’ünden bu isteklerinizden vazgeçersiniz ya da Allah sizlerin yerine O’na sizden daha hayırlı eşler verir” demiştir. Bunun üzerine “Eğer o sizi boşarsa, Rabbinin, sizin yerinize ona sizden daha hayırlılarını vermesi umulur.” (Tahrim 5) ayeti nazil olmuştur.
Mü’minun Sûresi’ndeki ayetin fezlekesini aynen söylemesi
Hz. Ömer anlatıyor: “Andolsun biz insanı çamurdan, bir süzmeden yarattık” (Mü’minun 12) ayeti nazil olunca yaratıcıların en güzeli olan Allah’ın şanı ne yücedir, demiştim. Bu sözüm üzerine “…yaratanların en güzeli Allah, ne yücedir…” (Mü’minun 14) ayeti nazil oldu.”
Bedir esirleri
Bedir Savaşında elde edilen esirlere ne yapılacağı hakkındaki istişarede fidye karşılığı serbest bırakılmasını çoğunluk istemiştir. Hz. Ömer ise esirlerin öldürülmesinden yana olmuştur. Allah(C.C.), Hz. Ömer’in “Onları öldürelim” görüşünü haklı çıkaran Enfal Sûresi’nin 68. Ayetini indirmiştir. “Allah’ın daha önceden yazılmış bir hükmü olmasaydı elde ettiğiniz menfaat sebebiyle size büyük bir azap dokunurdu.” (Enfal Sûresi, 68)
Münafık Abdullah B. Selul’ün cenaze namazı
Hz. Peygamber (Sav), Abdullah B.Selul’ün cenazesine çağrılmıştır. Hz. Ömer’in Peygamber Efendimiz (Sav)’e “Allah’ın düşmanı Abdullah b. Ubey’e (kefen olarak) gömleğini verip namazını mı kılacaksın?” demiştir. Bunun üzerine “Ve onlardan ölen birinin üzerine asla namaz kılma, onun kabri başında durma…” (Tevbe Sûresi, 84) nazil olmuştur.
İçki hakkında kesin hüküm
İçki yasağı gelmeden önce Hz. Ömer (ra) bunun zararlarını gözlemlemiştir. Halk da bu konuda bir beklenti içerisindedir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’in huzurunda: “Allahım! Bize içki hakkında kesin şifa veren bir açıklamada bulun” diyerek dua etmiştir. Bunun üzerine içkiyi kesin olarak yasaklayan Maide 90. ayet nazil olmuştur. “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 90)
Hz. Ayşe’ye atılan iftirada söylediklerinin aynı ifadelerle nüzulü
Peygamber Efendimiz (Sav) Aişe annemizle ilgili bilinen olayda ashabıyla istişare eder. Hz. Ömer “Ya Resulullah! Hâşâ! Bu büyük bir bühtan ve iftiradır. Kesinlikle biliyorum ki bu münafıkların yalanlarından birisidir…” demiş ve sonrasında Nur Sûresi’nin 16. Ayeti nazil olmuştur. “Ve onu duyduğunuz zaman: ‘Bunu konuşmamız bize yakışmaz. Seni tenzih ederiz! Bu büyük bir iftiradır.’ demeniz gerekmez miydi?” (Nur, 16)
Peygamberin hükmüne razı olmayan kişi hakkında
Peygamberimizin huzurunda davalaşan bir Yahudi ve bir Münafık hakkında Peygamber Efendimizin (SAV) verdiği kararı beğenmeyen Münafık, Hz. Ömer’in yanına gider ve durumu ona arz eder. Hz. Ömer de kılıcıyla münafığı oracıkta öldürür. Efendimiz (Sav) durumu kendisine sorunca Hz. Ömer (ra) de “Hükmünü reddetti ya Resulullah” diye cevap verir. Bu sırada Cibril (as) gelir ve “Ömer Faruk’tur, hak ile batılı ayırmıştır” der. Bu olay Nisa Sûresi 65. Ayetin de iniş sebebi olmuştur. “Hayır! Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip, verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan ve tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (4/Nisâ, 65)
Cibril konusunda Yahudilere verdiği cevabın ayet olarak inişi
Yahudilerin Cebrail (as)’e olan düşmanlıklarını ifade etmeleri üzerine Hz. Ömer (ra) “Cebrail’e düşman olanlar Allah’a da düşmandırlar” der. Olayı Allah Resulü’ne haber vermek üzere gittiğinde Cibril ondan evvel Bakara Suresi 98. ayeti getirmiştir. “Peygamberimiz kendisine bu ayetleri okumuştur. Kim de Allah’a, meleklerine, resûllerine, Cibril’e ve Mikail’e düşmanlık ederse şüphesiz ki Allah, kâfirlerin düşmanıdır.” (2/Bakara, 98)